19 Haziran 2012 Salı

BİR TARAF KAYBEDER DİĞER TARAF KAZANIR...

Acaba ne oldu da bu hale geldiler? Şekil değiştirip yamyassı bir balığa dönüşmelerine acaba ne sebep oldu?

Dibe tepeden bakmak dururken neden yerle bir olup dibin karmaşasına karışmayı seçtiler?

Suda özgürce dolaşmaktan vazgeçmek ve ömrünün geri kalanında yatık bir yaşamı gönüllü olarak kabullenmek kolay bir seçim olmasa gerek...

***

Dil balıkları, pisi balıkları ve kalkan balıkları... Suyun kaldırma gücüyle alay edercesine dibe oturmayı seçmiş yassı balıklar...

Balıkbilimcilerin pleuronectiformes takımında biraraya topladıkları yassı balıkların dünya genelinde tarif edilmiş 400’den fazla türü var. Aralarında defne yaprağı kadar küçük olanları bulunduğu gibi, boyu 2.5 metreye ve ağırlığı 300 kiloya varan azmanlar da var.

***

Öğrenciyken kafamı en fazla karıştıran balıklardı yassı balıklar. Harcıâlem türleri tanımakta pek güçlük çekmezdim. Balıkçıların ‘Beykoz kalkanı, erkek kalkan ya da çivili kalkan’ dedikleri Psetta maxima, gerek rengi ve desenleri, gerekse cüssesiyle kolayca ayrılırdı küçük akrabalarından.

Yeri gelmişken söylemeliyim, şimdilerde 3-4 kiloluğunu bulunca balıkçılara bayram sevinci yaşatan çivili kalkanın eskiden 20-25 kiloluklarına sıkça rastlanırdı. Artık ara ki bulasın öylesini...

Kolayca tanıdığım yassı balıklardan biri de dil balığıydı. Enine göre boyu bir hayli uzun bir oval şeklinde olan dil balığı kendini hemen ele verirdi. Kalkan ve pisi balıklarının eşkenar dörtgenle dairemsi oval hatları yanında kolayca farkedilirdi.

***

Yassı balıklar yaşamlarının ilk haftalarında dipte yatmak şöyle dursun, yakınına bile uğramazlar. Yumurtadan çıkan larvanın kafasında sağlı sollu birer tane göz vardır. İncecik bedenleri kalem gibidir. Alışılmış balık biçiminin cılız bir kopyası olarak doğar ve ömürlerinin başında kısa bir dönemi böyle geçirirler.

Balıkbilimciler yassı balıkların daha bebekken başlarına gelen ve hayatlarının geri kalanında yaşam şekillerini belirleyen iki önemli evreyi metamorfoz (dönüşüm) ve yerleşme (dibe çökme) olarak adlandırırlar.

Metamorfoz sırasında önce larvanın gözleri yer değiştirir. Gözler türe göre başın sağına veya soluna yerleşirler. Gözlerin göçü sonrasında yassı balığın bir yanı kör kalır. Bu sırada vücudu da yassılaşıp genişlemeye başlar. Bu halleriyle larvalar, başlarının sağında ya da solunda iki tane gözleri olan, bir yanları kör olmuş yapraklar gibi suda savrulurlar. Kör yanları tamamen savunmasız kalır. Derken sudan kopup dibe yerleşme zamanı gelir...

Bir yanları körelirken diğer yanları iki kat fazla gören; bir yanları renklerden arınıp sadeleşirken, diğer yanları renklenen yassı balıklar, hayatın kayıplar ve kazançlarla dolu olduğunu dile getirmek ister gibi yaşarlar...

Hayatta da bir taraf kazanırken diğer taraf kaybetmez mi?

***

Balıkların alıştığımız geometrileriyle taban tabana tezattırlar. Görece ne sırt yüzgeçleri, ne anüs ne de karın yüzgeçleri yerli yerindedir. Göğüs yüzgeçlerinden biri gözlü taraftayken, diğeri kör yanda kalmıştır. Çok mu karışık oldu?

O zaman istavritin ya da levreğin bir gözünün yerinden çıktığını ve diğerinin tam yanına yerleştiğini hayal edin. Sonra alın bu balığı ve gözsüz tarafı yere gelecek şekilde dibe yatırın. Kör tarafta kalan göğüs yüzgecinin gözlü taraftakine kıyasla küçüldüğünü, hatta tamamen köreldiğini düşünün. (Bazı yassı balık türlerinde kör taraftaki göğüs yüzgeci zamanla körelebilmektedir.)

Yassı balık olmak işte böyle bir şeydir...

Yüzerken kuyruk yüzgeci artık sağa sola değil, aşağı yukarı hareket eder. Zamanla tepsi gibi yassılaşıp incelen vücut, baştan kuyruğa dalgalanan tek bir yüzgeç gibi kullanıldıkça, yassı balığın dipteki hareketleri daha da kıvraklaşır ve hızlanır.

***

Hayatı yarım yamalak görmenin, kör taraftan gelebilecek saldırılardan kaçınmanın çaresini dibe yatmakta bulur kalkan, pisi ve dil balıkları. Bir yanları üzerine yatarak kendini sağlama almaktır aslında yaptıkları...

Eğer bir yanları kör olmasaydı, derilerine değenin deniz dibi değil elim olduğunu görebilselerdi, onlara dokunmama, kendileriyle oynamama izin verirler miydi acaba?

2 yorum:

  1. Biraz Arizona Dream filminden esinlenilmiş galiba:)

    YanıtlaSil
  2. Sitenizi hergün takip ediyoruz. Profesyönel blogunuzun günlük takipçisi olduk. Burun ameliyatı şirketimiz çalışmalarınızda başarılar diler.

    YanıtlaSil